Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | bol olmak (bir yerde) | abound in v. | ||
I hail from a country abounding in water and I also have my home in Amsterdam near water. Suyun bol olduğu bir ülkeden geliyorum ve Amsterdam'da suya yakın bir evim var. More Sentences |
||||
General | bol olmak (bir yerde) | abound with v. |